Aşırı tatlı tüketmek sağlığa zararlı olduğu halde tatlı yeme arzusunu tetikleyen nedir? Birçok bilim insanı, hayatta kalma mücadelesinde şekerin kilit bir role sahip olduğunu, bu nedenle şeker arzumuzun içgüdüsel olarak kamçılandığını iddia etmektedir. Bu arzumuzu kontrol altına alamadığımız durumlarda şeker bağımlılığı kaçınılmaz bir hal alır.
Yemek yediğimizde basit şeker glikoz bağırsaklarımızdan emilerek kana karışır ve vücudumuzdaki bütün hücrelere dağıtılır. Nöron adı verilen yüz milyar adet sinir hücresi için tek besin kaynağını sağladığı için glikoz özellikle beyin açısından büyük önem taşır. Nöronlar glikoz depolayamadığı için kandan sürekli glikoz akışına ihtiyaç duyar. Diyabetlerin yakından bildiği gibi kan şekeri düşen biri kısa sürede komaya girer.
Şeker bağımlılığı en az uyuşturucu bağımlılığı kadar tehlikelidir.
Şeker bağımlılığı her zaman gündem konusu olmuştur. Amerikan Kalp Birliği'nin verilerine göre her kadın günde ortalama 6 çay kaşığı (30 gram) şeker tüketmektedir. Bu veriler erkekler için ise günde ortalama 9 çay kaşığı (45 gram). Maalesef, insanlar günde 20 çay kaşığına (100 gram) yakın şeker tüketmektedir.
İşlenmiş şeker yediğimizde bu şeker kan dolaşımımızda diğer yiyeceklerden çok daha hızlı yayılır. Bu da kan glikoz seviyesinin yükselmesine sebep olur. Bu durumda vücudumuz şekeri kan dolaşımından uzaklaştırmak için insülin hormonunu yayar. İnsülin hormonu şekerin yağ olarak depolanmasına sebep olur. Yükselen kan glikoz düzeyi tekrar eski haline dönse de vücut şekerin verdiği aşırı enerjiyi devam ettirebilmek için daha fazla şeker ister. Yani bu durum kısır bir döngü olarak gerçekleşir.
Şeker; obezite, yüksek tansiyon, yüksek kan basıncı, depresyon, baş ağrısı ve yorgunluk ile bağlantılıdır.
Buna rağmen, birçok birey kendi problemlerinin farkında bile değildir. Peki siz vücudunuzu yeterince tanıyor musunuz? Farkında olmadan çok fazla şeker tüketiyor olabilirsiniz.
Bilim dünyasında şekerin bağımlılık yapıcı özelliği olup olmadığı hala tartışılsa da aslında etkileri diğer bağımlılık yapıcı uyaranlara çok benzemektedir. Şeker yediğimizde kan dolaşımında dopamin yayılır ve dopamin beynin ödül merkezini harekete geçirerek haz alma hissi verir. Bu durum daha fazla şeker yemek istememize sebep olur. Bir süre sonra vücudumuzun şekere tolerans göstermesi sonucu aynı dopamin seviyesinin sağlanması için daha da fazla şeker tüketmemiz gerekir. Ve bırakmak gittikçe zorlaşır. Aşırı alkol tüketimi ve uyuşturucu alımında da belirtiler aynı şekilde gerçekleşir. Hatta kokain bağımlısı farelerle yapılan bir çalışmada farelerin çoğunlukla krema dolgulu bisküviyi kokaine tercih ettiği görülmüştür.
Şeker İhtiyacımızı Nasıl Karşılamalıyız?
Bu size hiç oldu mu? Bir çikolata gördünüz ve bir saniye düşünüp kendinize onu gerçekten isteyip istemediğinizi sordunuz ve HAYIR cevabını aldınız. 10 dakika geçti. Çikolatadan eser yok…
Çok istiyorsunuz ama onu yemenin iyi bir fikir olmadığının da farkındasınız. Sonra onu yemenin ne kadar mantıklı bir davranış olacağına dair bahaneler üretmeye başlıyorsunuz. Kendinize bugün çok sağlıklı beslendiğinizi ve sonraki iki gün hiç tatlı yemeyeceğinizi söylüyorsunuz. Sonra çikolatayı bir güzel yiyorsunuz ve kendinize bunun son olduğunu söylüyorsunuz.
İşte bu yüzden, her zaman elinizin altında taze meyve bulunsun. Atıştırma zamanı geldiğinde sağlıklı bir tercih her zaman yanınızda olmalıdır.
Doğal şekerler tatlı krizinizi önlemek için uygun bir seçimdir. Karbonhidratlar, bitkilerden elde edildiklerinden vücudunuz için yeterli ölçüde şeker almanıza ve aynı zamanda kilonuzu korumanıza yardımcı olacaktır. Bu besinler tam tahıllar, sebzeler, meyveler ve baklagiller olarak sıralanabilir. Besin piramidine göz attığınızda, çoğu insanın gerekli kalorinin yüzde 45 - 65'lik bölümünü karbonhidrat içeren besinlerden elde etmesi gerektiğini fark edeceksiniz.. Bu tat değişikliğine alışmanız bir hafta gibi kısa bir sürenizi alacaktır. Ancak bu şekilde beslenmek uzun vadede büyük değişikliklere sebep olacak ve hayatınızı düzene sokmanızı kolaylaştıracaktır.
Şeker İçeren Yiyecekler Hakkında Bilgi Sahibi Olduğunuza Emin misiniz?
Kilo almanıza yol açan ve içeriği ile korkutan yiyecekler sadece abur cuburlardan ya da tatlılardan ibaret değildir. Şeker içeren yiyecekler, içeriği dikkatli okunmayan paketler aracılığıyla sizi tuzağa düşürüp, kilo almanıza siz farkında olmadan sebep olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü hazırladığı raporda, hazır gıdalarda belirlenen şeker miktarı ile dünya üzerinde sıradan bir kişinin sıkça tükettiği ürünlerdeki şeker oranlarını listelemiştir. Buna göre dünyada sıkça tüketilen enerji içeceklerinin 1 kutusu 5 buçuk küp şeker içerirken, 500 ml'lik portakal suyunda da 10 küp şeker mevcuttur. Avrupa'da çok yaygın tüketilen tatlandırılmış suyun tek şişesinin 3 küp şeker barındırdığına dikkat çeken listede; 1 kaplık meyveli dondurmada ise tam 25 buçuk küp şekerin olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca 1 kutu koladaki ortalama şeker oranı da listede 7 buçuk küp olarak belirlenmiştir.
Şekerli gıdalardan ziyade listedeki acı ve tuzlu bir takım ürünlerde bulunan şeker oranı ise dikkat çekmektedir. Buna göre makarnalarda sık kullanılan bolonez sosunun tek kavanozunda bile 6 küp şeker vardır. Ayrıca hazır çorbaların paketinde de 5 küp şeker olduğu listede belirtilmiştir.
Listenin ardından Dünya Sağlık Örgütü'nün yayımladığı raporda, günümüz gıda maddelerini tüketen bir kişinin vücuduna günde ortalama 95 (19 küp) ile 101 (20 küp) gram arasında şekerin girdiği ve bunun korkunç bir durum olduğuna dikkat çekilmiştir. Raporda tüketicilere önerilen günlük şeker kullanımı miktarı ise 25 gram olarak belirlenmiştir. Bu miktar yaklaşık 6 küp şekere tekabül etmektedir.
Gizli şekerlerden kaçınmak için, içindekileri mutlaka okuyun. Şu kuralı unutmayın: 'oz' ile biten, glukoz, fruktoz, laktoz, maltoz gibi kelimelerin hepsi ürünün şeker içerdiğini söylemektedir.
Şekerin Vücuda Zararları Nedir?
Tatlının hem biyolojik hem de davranışsal açıdan rahatlatıcı etkisi vardır. Fakat tatlının beyinde bağımlılık yaratan etkisi, şekerli besinler yenmediği zaman mutsuzluk da yaratabilmektedir. Kişi genellikle rahatlamak istediği zaman hemen şekerli olan tatlı ve çikolataya saldırıp ihtiyacından çok daha fazlasını da tüketebilir. En ufak bir moral bozukluğunda gerektiğinden fazla tatlı yemek ve ardından gelen kilo alımı pişmanlık yaşamanıza neden olacaktır. Bu da tatlının anlık rahatlatıcı etkisini mutsuzluğa dönüştürecektir.
Amerikalı bilim insanlarının araştırmasına göre, bisküvi, çikolata, şekerleme gibi birçok hazır gıda ürününde kullanılan, meyve ve sebzelerde doğal halde bulunan fruktozun fazla alımının özellikle strese verilen tepkinin geliştiği ergenlik döneminde depresyonun ve endişe halinin kötüleşmesine yol açtığını gösterdi. Fareler üzerinde yapılan araştırmada fruktozun fazla tüketilmesinin beyni değiştirdiği ve bu durumun da davranışları olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. Genç ve yetişkin farelere normal ve aşırı fruktoz diyeti uygulayan bilim adamları, 10 hafta sonra hayvanları strese maruz bıraktı. Fazla fruktoz alan genç farelerin daha fazla stres hormonu salgıladığı, depresyon ve endişe belirtilerinin arttığı gözlenmiştir.
Şekerin 11 Etkisi
- İç organları yağlandırır.
- Diyabet hastalığına yatkınlığı arttırır.
- Kalbinize zarar verir.
- Damarlarınızı sertleştirir.
- Kolesterol dengesini bozar.
- Tip 2 diyabete sebep olur.
- Şeker sizi bir bağımlıya çevirir.
- Şeker sizi gözü dönmüş bir canavara çevirir.
- Şeker sizi enerjiye aç bir zombiye dönüştürür.
- Şeker, gülümsemenizi alt üst eder.
- Kırışık ve sarkık bir cildin sebebi olur.
Unutmayın; sağlıklı bir beslenme düzeninde günde 3 porsiyon meyve tüketimi uygundur. Meyve şekerinin hızla kan şekerini yükseltmemesi için meyvenin yanında süt, ayran, yoğurt veya kepekli bisküvi önerilmektedir.
Sağlıkla Kalın.